Hilmi Bulunmaz
11 Mart 2009
Bugün, Mustafa Demirkanlı'nın www.tiyatrodergisi.com.tr sitesinde "'KÜLTÜR BAKANLIĞI ÇANAĞI YALAYANLAR' HAKARETİ VE..." başlıklı bir haber yayınlandı. Benim de Kültür Bakanlığı çanağı yaladığımı haber yapan Demirkanlı, bu haberi ilk kez kimden duyduğunu belirtmemiş. Ben belirteyim; benden duydu!
Aylar önce Demirkanlı’yla birlikte, Ayşe Nalân Özübek'in de bulunduğu, üç kişilik sohbet toplantısında, Kültür Bakanlığı çanağı konusunu özellikle açmış ve bu çanağı benim de yaladığımı dile getirmiştim. Aylar önce Demirkanlı’ya verdiğim bu bilgiyi, 6 Mart 2009 Cuma günü Ömer F. Kurhan'a da vermiştim.
Şimdi gelelim, "'KÜLTÜR BAKANLIĞI ÇANAĞI YALAYANLAR' HAKARETİ VE…" yazısına:
***
.........."Aşağıda, yorum, suçlama hatta hakaret içeren bir spot yayımlıyoruz. Bu spot Hilmi Bulunmaz’ın blog’unda bol bol kullandığı ve Devlet Desteği’i alan tiyatrolar için kullandığı tanım, bu tanımı kabından mama yiyen bir köpek fotografıyla destekleyerek, tiyatro insanlarına bir de görsel destekle hakaret etmekte. Bulunmaz’ın spot’undan sonra bir bilgiyi de kamuoyunun değerlendirmesine sunuyoruz.
..........'Ben; askerlik yaptım, haksız yere siyasi tutuklu oldum, vergi veriyorum. Benim gibi insanların verdiği vergilerle ayakta duran Kültür Bakanlığı, bana sormadan, benden izin almadan, tiyatro sanatına katkı yapmak için değil, devlet sadakası almak için tiyatro yapanlara ulufe dağıtıyor. Ben, sade vatandaş olmanın yanı sıra, profesyonel bir tiyatro sahibi olarak, Kültür Bakanlığı'nın çanak yalatmasına ve tiyatro esnafının da çanak yalamasına karşıyım. Bu durumu esefle kınıyorum. Lanetliyorum. Götüne güvenen borazancıbaşı olduğu gibi, izleyicisine güvenen tiyatrocu olsun!... (Hilmi Bulunmaz)'
..........Yıllara Göre Tiyatrolara Yapılan Devlet Yardımı (1990)
.........'34. ……………….
..........35. …………
..........36. …………………..
..........37. Bulunmaz Tiyatro 10.000.000 TL
..........38. Çevre Tiyatrosu (Kocaeli) 10.000.000 TL
..........39. Düzce Şehir Tiyatrosu 10.000.000 TL
..........40. ……………………..
..........41. ………………………...'
..........Yıllara Göre Tiyatrolara Yapılan Devlet Yardımı (1991)
..........'34. ……………….
..........35. …………
..........36. Anadolu Sanat E. (Erzurum) 10.000.000 TL
..........37. Bulunmaz Tiyatro 10.000.000 TL
..........38. Çevre Tiyatrosu (Kocaeli) 10.000.000 TL
..........39. Düzce Şehir Tiyatrosu 10.000.000 TL
..........40. ……………………..
..........41. ………………………...'
..........Not: Bulunmaz Tiyatro, Hilmi Bulunmaz’ın tiyatrosudur."
***
Şimdi de gelelim kamuoyundan özür dileme bölümüne:
Ben, durduk yerde, hiç kimse uyarmadan, "ben de Kültür Bakanlığı çanağı yaladım" demek istemedim. Kültür Bakanlığı çanağı yaladığımı durduk yerde belirtseydim, belki de, şu andaki gibi rahat açıklama yapıp, Kültür Bakanlığı çanağı yalayanların, aslında neyi yaladıklarını dile getiremeyebilirdim.
Demirkanlı, kendisine aylar önce anlattığım Kültür Bakanlığı çanağı yalama suçumu gündeme getirdi de, bana da aslında ne yaladığımı anlatma şansı doğdu.
Ben "Kültür Bakanlığı çanağı yalayanlar" derken, aslında söylemek istediklerimi yumuşatarak söylüyorum. Ancak, başkalarına uygun görmediğim sert sözleri, kendim için kullanmakta beis görmüyorum:
Kültür Bakanlığı çanağı yalamak = Bok yemek!
Ben, Kültür Bakanlığı çanağı yaladığım, bu boku yediğim için, neredeyse yirmi yıldır, dilimdeki bok tadı bir türlü temizlenmiyor. Burnumdaki bok kokusu bir türlü yok olmuyor. Kültür Bakanlığı çanağının içindekileri yiyen ağızların çıkardığı şapırtı sesleri kulağımdan bir türlü gitmiyor. Öldürdüğü insanın sureti, nasıl ki katilin gözünün önünden hiç uzaklaşmazsa, benim de yediğim bokun rengi bir türlü gözümün önünden uzaklaşmıyor. Dokunduğum her şeyde, ama her şeyde bir bok duyusu alıyorum. Yediğim bokun acısı, ölünceye dek yakamı bırakmayacak. Kendimden iğreniyorum. Kendinden iğrenmeyenlere afiyet olsun!
Geceleri kâbuslar görmeme neden olan bu boku yediğim için, başta, verdikleri vergilerle iyice yoksullaşan emekçiler olmak üzere, herkesten özür dilerim. Ben, bu boku yediğim için, kendimi insanlığın en şerefsizi, en alçağı, en karanlığı olarak görüyorum.
Hülâsa…
Ben, yaklaşık yirmi yıl önce yediğim bokun girdabında yaşıyorum. Kendimden iğreniyorum. Kendinden iğrenmeyenlere afiyet olsun!
11 Mart 2009 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder