Cemal Şan, uzun yıllardır tanıdığım biri. Senaryosunu yazıp kendisinin de rol aldığı ve başrollerini Tarık Akan ile Füsun Demirel'in oynadığı Bir Küçük Bulut filminde ben de oynamıştım. Cemal Şan'ı çok seyrek görüp, kısa konuşmalar yapıyoruz. Hayatın aynı bağlamında yaşamıyoruz. Ne var ki, zaman zaman, yaptıklarını basından izliyorum...
Cemal Şan, ödülden yana biri. Ben ödüle karşıyım. Sinemaya uzak durmamın nedenlerinden biri de ödül düzeneği. Handiyse, ödül düzeneğine boyun eğmeyen film üretemiyor. Muazzam bir dişlinin parçası olma zorunluluğu var. Ben, hiçbir dişlinin parçası olmayı sevmiyorum. Zaten bu yüzden tiyatro sanatı, benim için birincil özgürlük alanı...
Arkadaşım Cemal Şan'la ilgili haberi, ödül düzeneğine karşı olsam da, Milliyet gazetesinden aktarıyorum... (HB)
''Zeynep'in Sekiz Günü'' ödülle döndü
"Zeynep’in Sekiz Günü" adlı yapım, İskenderiye Akdeniz Ülkeleri Uluslararası Film Festivali’nden ödülle döndü.
Film, yönetmen ve senaristi Cemal Şan’a "Artistik Başarı Ödülü" kazandırdı.Filmin yapım koordinatörü Tekin Doğan’dan alınan bilgiye göre, İskenderiye Akdeniz Ülkeleri Uluslararası Film Festivali’nde artistik başarı ödülü Cemal Şan’a verildi.
Mısır’ın İskenderiye kentinde düzenlenen festivale Türkiye’yi temsilen katılan "Zeynep’in Sekiz Günü" adlı filmin yönetmen ve senaristliğini üstlenen Cemal Şan’ın ödülünü, İskenderiye Valisi Adil Labib’ten Türkiye’nin İskenderiye Başkonsolosu Bilgin Atala teslim aldı.
Doğan, festivalin final gününde ödülü aldıklarını, festivale "ödül beklentisiyle" katılmadıklarını, ancak yapımın kazandığı başarının kendilerini mutlu ettiğini söyledi.
Filmin daha önce Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde yarıştığını, ayrıca Ankara Uluslararası Film Festivali’nde de yapımın Fadik Sevin Atasoy’a "En İyi Kadın Oyuncu" dalında ödül getirdiğini anımsatan Doğan, festivale katılım sırasında filmin transferiyle ilgili bazı sıkıntıların yaşandığı kaydetti. Doğan, "Gümrükle ilgili bazı sıkıntılar oldu. Bu prosedür nedeniyle az kalsın filmi gönderemiyorduk. Son anda yetişti ve ödülü de aldı" dedi.
Bu sorunlar sebebiyle kendilerinden herhangi bir temsilcinin festivale gidemediğini, yönetmen Şan’ın da o sırada çekimlerinin devam ettiğini anlatan Doğan, "Oyuncularımız gidecekti. Ancak bu durum nedeniyle kimseyi gönderemedik. Bizim yerimize ödülü Sayın Başkonsolosumuz Bilgin Atala teslim aldı" diye konuştu.
Filmin ilgi gördüğü ve beğenildiği, ayrıca "yeni bir tarzı temsil ettiği" yönünde kendilerine çok sayıda elektronik postanın ulaştığını ifade eden Doğan, başka festivallere de başvuruda bulunduklarını ve yanıt beklediklerini belirtti.
Filmin üçlemenin ilk ayağı olduğunu, "Ali’nin Sekiz Günü" ve "Dilber’in Sekiz Günü" adlı ikinci ve üçüncü halkaların da çekildiğini aktaran Tekin Doğan, bu filmlerin de Kasım ve Aralık aylarında vizyona girmesiyle birlikte üçlemenin tamamlanacağını sözlerine ekledi.
KÜÇÜK EKİPLE BÜYÜK İŞ BAŞARDI
Avşar Film yapımı olan "Zeynep’in Sekiz Günü" filminin senaryosunu kaleme alan Cemal Şan yönetmenliğini de üstleniyor. Şan’ın üçlemesinin ilk halkası olan filmde, "Zeynep" karakterini Türk Sineması’nın başarılı oyuncularından Fadik Sevin Atasoy canlandırdı. Filmde, Mustafa Üstündağ, Ahmet Mümtaz Taylan, Cengiz Sezici, Uğur Çavuşoğlu, Sinan Taymin Albayrak, Ferit Kaya, Arzutan Bayraktutan, Necmettin Çobanoğlu, Işıl Dalamanlı, Müfit Aytekin, Uğur Çınar ile Cengiz Okuyucu da rol aldı.
Müziklerini Babazula’nın hazırladığı yapım, her aşamasıyla hızlı gelişen bir film oldu. Küçük, ama işinde profesyonel bir ekibin eseri olan filmin hazırlık aşaması 4, çekim aşaması ise 10 gün sürdü.
Cemal Şan’ın ikinci uzun metrajlı film projesi olan "Zeynep’in Sekiz Günü" adlı yapımın öyküsü ise şöyle gelişiyor:
Zeynep (Fadik Sevin Atasoy), kendine ait bir dünyada "steril" bir yaşam kurmuş, obsesiflik seviyesinde düzenli bir hayat süren, dışarıya kendini tamamen kapatmış, asosyal bir kişidir. Sabah kahvaltısında yediklerinden otobüste oturduğu yere kadar hayatında hiç bir şeyi değiştirmeyen, tek başına yaşadığı her günü birbirinin aynı olan Zeynep, bir bar akşamında tek başına otururken buraya gelen ve kendini müziğin ritmine bırakıp içinden geldiği gibi dans eden Ali (Mustafa Üstündağ) adlı bir gençle tanışır. Yaşamında her şeyi kurallara bağlayan Zeynep, Ali’ye aşık olur ve hayatı hiç beklemediği biçimde değişir.
(Kaynak: Milliyet)
6 Eylül 2008 Cumartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder