İnsani değerlerin erozyona uğraması için çalışan en önemli aygıtlardan biri de televizyon. İnsan ilişkilerini sevgi temelinde değil; şiddet temelinde örgütleyen diziler, televizyonların lokomotifi. İki reklam arasını doldurmak için oluşturulan diziler, ruh sağlığımızın bozulmasına neden oluyor. Özellikle Kurtlar Vadisi gibi dizilerin, çözümsüzlüğü dayatmasıyla, sevgi kırıntıları bile imha oluyor. Diziler hakkında yapılan bir araştırma, bize bayağı ilginç geldi ve okurlarımıza sunma ihtiyacı hissettik:
Bir dizinin özeti: Cinayet, tecavüz ve işkence
AA
Bir dizi filmin 55 bölümü üzerinde yapılan araştırmada 411 cinayet, 152 yaralama, 137 saldırı, 147 dayak, 155 tokat, 191 taciz, 145 silahlı çatışma sahnesi olduğu belirlendi
Mersin’in Tarsus ilçesi Rehberlik Araştırma Merkezi (RAM) Müdürü Murat Tarsuslu, çok fazla izlendiği belirtilen bir dizinin incelenen 55 bölümünde, 411 cinayet, 152 yaralama, 137 saldırı, 147 dayak, 155 tokat, 175 kavga, 110 işkence, 3 tecavüz, 191 taciz, 145 silahlı çatışmanın meydana geldiğini bildirdi.
Tarsuslu, yazılı açıklamasında, ailenin, cinsellik, neslin devamı, toplum huzuru gibi çok sayıda görevi yerine getirmenin yanında, bireyin yaşamında çok önemli yer tutan sevgi ihtiyacı, psikolojik gelişim, eğitim, kültürel değerleri kazanma gibi temel ihtiyaçlarını karşıladığı en öncelikli kurum olduğunu ifade etti.
Ailenin toplum çekirdeğini oluşturduğuna vurgu yapan Tarsuslu, bazı dizilerin ise içerikleriyle bu yapıyı bozmaya başladığını ileri sürdü. Çok fazla izlendiği belirtilen bir dizinin 55 bölümü üzerinde yapılan bir araştırmada önemli bulguların ortaya çıktığını ifade eden Tarsuslu, incelenen 55 bölümde, "411 cinayet, 152 yaralama, 137 saldırı, 147 dayak, 155 tokat, 175 kavga, 110 işkence, 3 tecavüz, 191 taciz, 145 silahlı çatışma"nın meydana geldiğinin belirlendiğini bildirdi. Dizi filmlerin büyüme çağındaki çocukları gerçek dünyadan uzaklaştırarak için adeta bir "hayal dünyası" yarattığına dikkati çeken Tarsuslu, şunları kaydetti:
"Kitle iletişim araçlarının kişinin tutum ve davranışları üzerindeki etkileri çok güçlüdür ve bu inkar edilemez. Ancak, son zamanlarda medyadaki bazı dizilerin olumsuz etkisiyle toplumda aile kurmak ve çocuk sahibi olmak gibi değerler önemi yitiriyor. Evlenmemek, nikahsız aşk birlikteliği yaşamak, kabul edilebilir, sıradan bir yaşam tarzı olarak gösteriliyor. Okul çağındaki genç kızlar için hayatın gerçeklerinden uzaklaşıp tozpembe bir dünyada yaşamasına imkan sağlayan, arkadaşlık ilişkilerinin daha da cinsel boyutlara indirilmesini meşrulaştıran ve gençleri bu yönde bir hayat tarzını benimsemeye iten diziler var. Ergenlik çağının içerisinde bulunan gençler için şiddetin egemen olduğu, çalışarak hayatı kazanmak yerine kısa yoldan köşeyi dönmenin konu edindiği diziler mevcut.
Ailedeki problemler toplum kaynaklıdır ve bu problemler toplumun bütününü ilgilendiren ve çöküşüne sebep olabilecek hayati meselelerdir. Diziler, ölene kadar sürdürülmesi için söz verilen evliliklerin, ihanetlerle, entrikalarla yıkıldığını gösteren örneklerle dolu. Bireye ve topluma sağladığı önemli yararlarla toplumun ve bireyin vazgeçilmez ögesi olan aile, evlerimizin başköşesine oturan televizyondaki bu yayınlarla özellikle milli ve manevi değerlerden yoksun bazı dizi filmlerle dejenere oluyor."
(Kaynak: Milliyet)
17 Ekim 2008 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder