16 Aralık 2010 Perşembe

Ertuğrul Timur, LİNÇ KAMPANYASI ana sponsorlarının en azılılarından biri olmasına karşın, proleter olduğu için, Haluk Bilginer'in yavşaklığını gördü!

Haluk Bilginer Vakası


LİNÇÇİ A. Ertuğrul Timur
20 Eylül 2010



Bir sanatçının babası öldüğünde sahneye çıkmalı mı? Bu anlatılar beni hep rahatsız etmiştir. Bir sanatçı da insandır ve birinci dereceden bir aile üyesinin ölümü insani ölçekte acıların en büyüğü olsa gerek. Bence isterse tıklım tıklım dolu beşbin kişilik bir açıkhava tiyatrosu olsun sahneye çıkıp "Sanatçımızın babası öldüğü için oyunumuzu erteliyoruz" açıklaması yapıldığında inanıyorum ki beşbin kişiden bir teki bile homurdanmayacak, sanatçının acısını yüreğinde hissedecektir. Bırakın ertelemeyi yada bilet paralarını iade ediyoruz açıklamasını bunu yapmasanız bile öyle bir hüzünlü neden için pek de kimsenin tepki göstereceğini sanmıyorum. En azından birinci dereceden aile bireyini kaybetmiş ve aile, insan ilişkileri normal olan herkesin bunu anlayabileceğine eminim.

Eğer bunu düzgün bir üslupla tartışmaya açmış olsaydı Haluk Bilginer'e hak verir nihayet biri bu abes tutumun "övünme kaynağı" değil "abeslik örneği" olduğunu dillendirdi diye düşünebilirdim. Zira bunu pratikte yaşamak bir yana, bir de "Babam öldüğünde bile sahneye çıktım" diye sürekli gündeme getirip adeta övünç kaynağı yada sanatçılığını ispatlamada bir çıtaymış gibi dillendirilmesi de ayrı bir vahamettir.

Fakat konumuz bu değil. Konumuz Haluk Bilginer'in yaptığı bir röportajda bunu ve diğer bazı konuları gündeme getirirken "yavşaklık" tanımlaması ile sanatçılara yönelik hakaret ve küfüre başvurmasıdır. Ve bunun kabul edilebilir yanı yoktur.

Bana göre küfür acizliktir. Ancak aciz insanlar küfür eder. İster sanatçı olsun, ister profesör, isterse ne olur olsun küfür eden acizdir. Başkaca yolu, çaresi , söyleyecek adam gibi sözü kalmamışlığının acizliğidir. Ben yaşamında sadece bir kez (kendisi değilse bile etraftakilerin duyabileceği yüksek seste) küfür .ettim o da askerde. Oldukça üst rütbeli birisine bastım küfürü. Çünkü acizdim. Dövemezdim, ikna edemezdim, istifayı basıp çıkıp gitme gibi bir şansım yoktu. Gerçekten acizdim ve yapılabilecek tek şey sanıyorum küfür etmekti o an benim için. Kırkyedi yıllık yaşamında bu istisna hariç küfre ihtiyaç duymamış ve küfüre şiddetle karşı çıkmış biri olarak küfürün her ortamda ve her ne nedenle kime yapılırsa yapılsın karşısındayım. Fakat hele ki bu yayın yoluyla ise, hele ki sanat dünyasını genelleyerek, hele ki bir sanatçının ağzından yapılıyorsa vay halimize.

Bilginer röportajında şu türde cümleler kurmuş

"Artık sinema ve televizyon gibi araçlar sayesinde kimin nasıl oynadığını herkes görebiliyor. Eskilerden ‘çok iyi oyuncu’ olarak hatırlanan birçok isim, aslında kötü oynayan ama efsane yaratmayı becerebilmiş yavşağın tekiydi. Oyuncuların çoğu yavşaktır genellikle…"

"Hadi ya! Eski tiyatrocular, ‘Tahta valizle Anadolu’yu turlarken, parasızlıktan otelde rehin kaldık’ der ya, marifet diye mi anlatıyorsun bunu? Salaksın, ‘Beş parasız tiyatro yapıyorum’ diye kahramanlık mı taslıyorsun? Yapmasaydın kardeşim, faydan dokunsun istiyorsan Güneydoğu’da öğretmenlik yap."

Öncelikle eğer küfür değilse bile bir eleştiri yapılacaksa elinde valiz Anadolu'yu dolaşıp bir şeyler yapma çabasındakiler değil TV'lerde içi boş ve halkı uyutmak pahasına, medya sahibine para kazandırmaktan başka işe yaramayan dizilerin oyuncuları ağır dille eleştirilmelidir ki Haluk Bilginer'de bunlardan birisidir. Yine eğer Haluk Bilginer'in ölçeğini dikkate alıp TV deki oyunculuklarına bakarak kim sanatçı kim değil, kim başarılı değerlendireceksek en başta kendisinin başarılı durumu şüphe götürmeye başlardı. Zira Haluk Bilginer sahnede değilse de ekranda hiç de başarılı değildir. Oynadığı tüm dizilerde sinirli, gergin, asabi komik adamdır. Her bir dizide birbirinin tıpatıp kopyası denilecek hep aynı adam olmuştur. Oynadığı diziler komedi diye adlandırılsa da bırakın gülmeyi en azından beni bir kez dahi gülümsetmiş değildir. "Eyvah Babam" dizisinde henüz 16-17 yaşında bir kızın dizi boyunca bol bol dekolte sergilenmesiyle adeta lolita oyuncu sırtından yapılan reytinge ve kazanca ortak olmuştur. Halen internette bu dizinin o dönem 15-16 yaşlarında olduğunu sandığım oyuncusunun dekolte sahneleri özenle kırpılıp meraklılarına servis edilmektedir. İşte bu derece bir kirli para söz konusudur ve Haluk Bilginer de salonunu geçimini TV dünyasının bu kirli paralarıyla finanse etmiştir. Eğer utanılacaksa bir valizle kasaba kasaba gezilip tutunmaya çalışılması değil , kolay para uğruna sanatçıların medya dünyasındaki bu kirliliğin içerisinde yer almaları ve oyunculuk eğitimlerini, kabiliyetlerini bu sömürü çarkına kiralamaları utandırmalıdır.

Geçmişin sanatçılarının çıkıp para kazanabilecekleri düzinelerle TV kanalı olmaması mı suçtur? Onları Anadolu'ya topluluklarıyla , dekorlarıyla, ışık sistemleriyle taşıyacak organizasyon firmalarının henüz olmaması mıdır suç? Yoksa şimdikiler gibi sadece yaz aylarında yazlıkçıların olduğu yörelere gitmek yerine Anadolu'ya gitmeleri midir? Düzinelerle TV kanalı olmayan bir dönemde acaba Anadolu'da sanatımızı icra edebilir miyiz arayışı mı suçtur? Ve bu çaba sarf edilirken yaşanmışlıkların anlatılması mı? En azından onların anlatabileceği bu tür anıları vardır Haluk Bilginer ileride ne anlatacak? TV dizilerinde ne kadar kötü senaryolarla, cinselliğin, kaba mizahın, basit esprilerin ve senaryoların sayesinde biz sanatçı kalabildik mi diyecek? Haluk Bilginer yarından tezi yok sırtlanıp Anadolu'yu gezebileceği bir bavulu alsın yaşamının belki de en anlamlı işini yapar ve ileride anlatabileceği bir idealist çabası olurdu.

Kaldı ki yine Haluk Bilginer'in medya ölçeğine dönersek artık medya var kim iyi oyuncu görülüyor cümlesine dönersek hiç bir oyunculuk deneyimi olmayanların, şarkıcı , türkücü, mankenlerin dizilerinin Bilginer'in dizilerinden çok tutması acaba neyin göstergesidir? Haluk Bilginer mi kötü oyuncudur yoksa onlar mı harika oyuncudur?

Yine yukarıdaki Haluk Bilginer cümlelerine dönersek acaba halka tiyatro götürülmesi gidilip oralarda öğretmenlik yapılmasından daha mı az halk yararınadır? Haluk bey tiyatroculuğu öğretmenlik kadar önemli ve gerekli mesleklerden saymıyor mu? Neden Oyun atölyesinde okuma yazma kursları açmak yerine oyun sahneliyor?

Kısacası sadece içerisinde küfür, hakaret geçtiği için değil amacıyla da Haluk Bilginer'in açıklamaları kendi adına talihsizliktir ve tutarsızlıklarla doludur. Hele ki küfürlerle de bezemesi onu pek çok kişinin gözünde bitirmiştir.

Haluk Bilginer'i kişisel olarak şiddetle kınıyorum. Kaldı ki geçtiğimiz yıllarda tiyatro dünyasına edilmiş bazı küfür ve hakaretlerden dolayı birilerini kınama kampanyası başlatıp bu bir başkasının küfürlü hakaretli açıklamalarını yayın yoluyla yapmasını görmezden gelmek çifte standart olurdu. Bu konuda bir kınama metni, kampanyası olur mu ,birileri düzenler mi bilmiyorum. Belki başkaları başka şekilde değerlendirip ayrı kategorilere koymamayı uygun görecektir bunu da bilemiyorum. Ama herkesle her zaman her konuda hep aynı düşünüp hep birlikte hareket edecek değiliz elbette ve ben kendi adıma Haluk Bilginer'i şiddetle kınıyorum.

(Kaynak: tiyatrohaber.net)


***


Ayrıca bakınız:

T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı çanağının 63.000 TL'lik bölümünü yalayan Haluk Bilginer / Oyun Atölyesi yapımı TESTOSTERON


LİNÇÇİ Mitos-Boyut'un yayınlayıp, Ertuğrul Günay'ın 63.000 TL sadaka verdiği LİNÇÇİ Oyun Atölyesi oyunu Testosteron'dan sadece tadımlık birkaç örnek!


Tiyatrocunun düşkünü, geyik yapar yaz günü!


Boyundan çok büyük demeçler vermeye yeltenen LİNÇÇİOyun Atölyesi'nin patronu Haluk Bilginer, oyun diye halka yavşakça hazırlanmış gösteriler sunuyor!


LİNÇÇİ Oyun Atölyesi'nin patronu Haluk Bilginer, LİNÇ KAMPANYASI içerisindeki iftira metnine imza atma sorumluluğunu taşırken, şimdi de yavşaklaşıyor!

LİNÇÇİ Oyun Atölyesi'nin patronu Haluk Bilginer'in genellemeci ve yavşak tavrı, genellemeci ve yavşak tavırlarla sürüp oyunculuk kavramını kirletiyor!


12 Mart Faşizmi Kültür Bakanı Talât Sait Halman'ın "Emek Ödülü" aldığı TAKSAV'dan "Onur Ödülü" almaya utanmayan Haluk Bilginer, "kıçını yediriyor"!...

LİNÇÇİ Oyun Atölyesi'nin patronu ve televizyon dizileri müdavimi Haluk Bilginer, LİNÇ KAMPANYASImetnini ve senaryoları hiç okumadan mı karar veriyor?

Benim, halkımın, tüyü bitmemiş yetimin verdiği vergilerle beslenen Kültür Bakanlığı'nın çanağını yalamaya mahkûm Oyun Atölyesi, yediği çanağa sıçıyor!

3.5 yıl önce, Bulunmaz'la Büktel'i kastederek; "Benim için artık bu kişiler yoktur." diyen M. Demirkanlı'nın, Bulunmaz'la Büktel'den başka konusu yok!

Devlet Tiyatroları'nda emekçilik yapanlara sesleniyorum; benim, halkımın, tüyü bitmemiş yetimin hakkını Kültür Bakanlığı çanağını yalayanlara yedirme!


***


LİNÇÇİ Ertuğrul Timur, öznesiz tümce kuruyor!

Yalan makinesi ve küfürbaz Mustafa Demirkanlı'nın sözde küfre karşı kampanyasına alet olanların imzaladıkları metni ve alet olanları teşhir ediyoruz!

Linç imzacıları listesi

Hiç yorum yok: