22 Temmuz 2008 Salı

Film olmayan bir film: UZAK...

Hilmi Bulunmaz
22 Temmuz 2008


Önce çizgi, ardından resim, sonra fotoğraf ve daha sonra da sinema icat edildi. Tarihin kaçınılmaz akışı, statükocular ne denli karşı çıksalar da, mutlaka ilerlemeden yana...

Yedinci sanat diye anılan sinema, kendinden önce icat edilen her şeyden yararlandı, yararlanıyor, yararlanacak. Fotoğraftan da... Ne var ki, fotoğrafın çocuğu sayılmasına karşın, sadece fotoğraf değil sinema. Fotoğrafı da kapsayan, önemli bir iş. Sanat olarak varlığını sürdürmesini arzu ettiğimiz bir iş...

Gelelim Nuri Bilge Ceylan'ın filmlerine... Kasaba filminde olduğu gibi Uzak filminde de Nuri Bilge, sadece fotoğraf çekiyor. Başka bir şey yapmıyor. Başka bir şey gelmiyor elinden. Başka bir becerisi yok. Başka yeteneği yok!...

Reklamcı mantığın izdüşümüyle film çeken Ceylan, şimdiye dek izlediğim kadarıyla, kapitalist üretim ilişkilerini sorgulamayan, kapitalizmi yeniden yaratan bir yönetmen. Daha yerinde bir deyişle; bir fotoğrafçı!...

Uzak filminde, tıpkı Kasaba filminde olduğu gibi, başrolde "sıkıntı" var. İzleyiciyi sıkmak için, handiyse özel çaba harcayan fotoğrafçı Ceylan, zaman kavramını o denli hoyratça kullanıyor ki, filmini (aslında fotoğraflarını) izlerken, uyuma düşüncesinin dışında, hiçbir düşünceye sahip olamıyorsunuz...

Anlamsızlığı bir anlam, devinimsizliği bir derinlik, saçmalığı algılanması zor bir durum olarak izleyiciye pazarlayan fotoğrafçı Ceylan'ın, ödül kurumunun kutsamasıyla, cesareti artıyor ve daha büyük sıkıntılar vermek için deklanşöre basma duygusu gelişiyor. Kültür Bakanlığı'ndan da destek alan Nuri Bilge, bizim verdiğimiz vergilerden aldığı avantalarla, fotoğrafçılığını filmcilik diye kakalıyor...

Ha, Uzak filminin konusuna gelirsek... Kusura bakmayın ama konusuna gelemeyeceğiz... Çünkü konusu yok!...

Peki ya oyunculuk?... Oyunculuk da yok!...

Başka hiçbir şey yok mu?... Yok!...

Sadece fotoğraf ve başrolde "sıkıntı" var...

***

Ayrıca bakınız: Nuri Bilge Ceylan

Hiç yorum yok: