12 Temmuz 2008 Cumartesi

Nuri Bilge Ceylan'ın bir röportajından...

Ödül kurumunun adaletsizliklere yol açtığını, aşağıdaki yazıdan da anlayabilirsiniz. Bir kişinin, diğer kişilerden üstünlüğü üzerine kurulmuş ödül kurumu, insanları örseleyip kapitalizmin ilelebet muhafaza ve müdafaa edilmesine yarıyor. Paranın en büyük Tanrı olduğu günümüzde, ödül de bu tanrının elçisi olarak işlevini yerine getiriyor!...

Aşağıda linkini verdiğimiz yazıdan tadımlık sunuyoruz.


“KASABA”DAN “UZAK”LARA..


(...)

Son olarak İstanbul Film Festivali’nde “En İyi Yönetmen” ve “En İyi Film” ödüllerinizi alırken, kazandığınız para ödülünün bir kısmını iki genç kısa filmciye armağan ettiğinizi söylediniz. Kimdir bu insanlar?

Geçen sene İFSAK’ın düzenlediği kısa film yarışmasında tek seçiciydim ve bir süre kararsız kaldıktan sonra bu iki gencin çektikleri filme ödül vermemiştim. Birtakım teknik sorunları olduğunu düşünmüştüm. Belgesel dalında katılmışlardı ve kimsenin suçu olmadığı halde parçalanmak zorunda kalan bir aileden bahsediyorlardı. Zamanla bu film benim içime oturdu; çok dokunaklı gelmeye başladı, hatta bir yıl geçmesine rağmen aklımdan çıkmadı. Bir suçluluk duygusuyla İFSAK’tan filmi tekrar isteyip izledim ve çok beğendim. İşte bu yüzden de, bir sonraki projelerinde katkısı olsun diye ödülümü onlarla paylaşmak istedim. Onlar da gazetelerden öğrenip arayarak teşekkür ettiler. Şu anda da bir film yapmak üzerelermiş ve maddi sıkıntıları varmış. Yerine oturmuş gibi geldi bana.

(...)

(Kaynak: nbcfilm.com)

Hiç yorum yok: